“Tek İhtiyacım Olan Yanımda Olduğunu Hissetmek”
Ergenlik dönemi, psikolojik, zihinsel, sosyal ve fizyolojik açıdan değişimlerin yaşandığı bir gelişim dönemidir. Bu dönemde çocuklar, kimliklerini oluşturma yolunda ilerlerler. Bu yoldaki en büyük destekçileri yine aileleridir. Fakat bu dönemde ailelerinden uzaklaşıp, arkadaşları ile ilişkilerine biraz daha önem verirler. Kendilerini tanıma aşamasında oldukları için arkadaşlık ilişkilerinde dalgalanmalar görülme olasılığı daha fazladır.
Eve gelip en yakın arkadaşı olarak bahsettiği kişiyle, ertesi gün büyük çatışmalar yaşayabilir. Onun derslerdeki başarısını kıskandığı için onunla arkadaşlığını bitirme kararı alabilir. Ya da en sevdiği arkadaşı, sevmediği bir arkadaşıyla konuşmaya başladığı için bütün gemileri yakarak ikisiyle de tartışıp, bir süre, eve depresif bir ruh halinde gelebilir. Okulda dışlandığını hissetme olasılığı, diğer gelişim dönemlerine göre daha fazladır. Derslerde başarısız olacağına olan inancı diğer gelişim dönemlerine göre daha yüksektir. Gelecek ile ilgili daha fazla kaygı yaşayabilir. Fizyolojik değişimleri normalden fazla düşünerek kaygılanabilir. Bunlar gibi birçok konuda değişim yaşadığı için, bilişsel ve duygusal anlamda kendini tanımanın zorluğu da eklendiğinde, aslında o da kendinden pek memnun değildir.
Bütün bu değişimin içindeyken aslında ailelerinden uzaklaşmış gibi görünen ergenler, en büyük desteği içten içe yine ailelerinden bekler. Onları anlamalarını, daha az yönlendirme yapmalarını ve daha az eleştiride bulunmalarını isterler.
Bu dönemde her şeyde olduğu gibi öfkelerine hakim olma konusunda da başarılı olamadıklarını düşündükleri için, onları öfkelendirecek durumlardan kaçarlar. Anne ve babalarıyla tartışmaya girmek istemezler. İletişim kurmakta da zorlandıkları için iletişimde bulunmayı tartışmayla eşleştirerek, kendi köşelerine çekilip iç dünyalarında mutlu olmanın yollarını ararlar. Ergenlik dönemi bu sebeplerden dolayı özel bir dönemdir.
Bu dönemde, önemle üzerinde durulması gereken konu, arkadaşlık ilişkileridir. Onları yargılamadan, eleştirmeden, onları koşulsuz anlamaya çalışarak arkadaşları hakkında onlarla konuşabilmeliyiz. Bu konuda onlara her zaman destek olabileceğimizin garantisini vermezsek, bizden hemen uzaklaşabilirler. Desteğe ihtiyaç duydukları zaman yanlarında yer almalıyız. Arkadaşlarıyla yaşadığı bir şeyi bizimle paylaştığında dürtüsel davranmamalıyız. Onunla ilgili bir takım bilişsel şemalarımızı bir kenara bırakarak sadece onu anlamaya çalışmalıyız. Yönlendirmeden, akıl vermeden uzak durmalıyız. “Nasıl böyle bir hata yaparsın? Büyüdün artık” ya da “Sen daha küçüksün. Böyle bir sorumluluk alamazsın” gibi cümleler kurmaktan uzak durmalıyız. Yeni karşılaştıkları olayları koşulsuz kabul ederek ve normalleştirerek onların yol arkadaşı olabilmeliyiz. Onları, bu kimlik oluşturma döneminde yalnız bırakmadan desteklemeliyiz.
Psikolog Aykut Öztürk