Çocuklarımızın belirli bir yaştan sonra mutlaka derslerine çalışmaları ve akademik olarak başarılı olmalarını bekliyoruz. Bunları beklemekte de haksız değiliz. Çünkü içinde bulunduğumuz sistem bizi buna zorluyor. Tam tersini düşünüp, imkanları dahilinde çocuklarını başka alanlara yönlendiren ailelerde oluyordu. Fakat zaman ilerledikçe bunun da imkansızlaştığını görüyorum. Şuan da herhangi bir spor dalını seçip o alanda profesyonel olmayı hedefleyen çocukların, gençlerin de üniversite mezunu olması hatta yüksek lisans yapması bekleniyor. Yani aslında, iş bulmak ne kadar zorlaştıysa çocuklarımızın da sınavlarında başarılı olması o kadar zorlaştı. Her anlamda hayat zorlaşıyor.
Bu gidişatta bazı anne ve babaların çocuklara hayatı daha da zorlaştırdıklarını görüyorum. Kimse çocuğuna hayatı bilerek zorlaştırmaz bence. Sadece orada tutumları bilmek, farkında olmak ve baskı yapmamak gerekir. Mesela, bazı çocuklar evlerinde gerçekten askeri kampta gibiler. Ben bir çocuk ne kadar başarılı olacaksa da bu şekilde bir iki sene geçirmesini doğru bulmuyorum. İsterse akademik anlamda en iyi yere gelsin benim için bu gerçekten çocukta psikolojik bir sıkıntı yaratacak etmenler arasındadır. Çocuğun evdeki düzeni tamamen, sert bir geçişle değiştirilir.
Sınav dönemindeki çocuklar, ergenlik dönemindedir. Bu da onların zaten zor bir dönemdeyken, artı bir baskıyı kaldıramayacaklarının en büyük göstergesidir. İnandığım tek gerçek, anne ve babanın çocuğu bu dönemlerdeyken her zaman rahatlatan bir konumda olmalarının gerekliliğidir. Arkadaşıyla kavga ettiğinde, annesine ya da babasına durumu anlatıp, dertleşip rahatlayabilmelidir. Eğer bu konuda bir çekingenliği olursa bırakın ders çalışmayı evden uzaklaşmak ister. Bunun temellerini de ortaokuldan hatta 4. Sınıftan itibaren atmak gerekir.
Ben anne ve babaların çocuklarına evde “ders çalış, ödevlerini yap, erken uyu, yemeğini bitir, dişlerini fırçala” gibi uyarılarda bulunmalarını mantıklı bulmuyorum. Sürekli biri bana da bunları söylese gerçekten sırf o kişiye inat yapmazdım. Ama bu konuların hepsini bir gününüzü ayırıp çocuğunuzla bir anlaşma şeklinde yaparsanız, yani sonucunda ne kaybedeceğini bilecek, daha mantıklı olacağını düşünüyorum. Bu şekilde sistem getirdiğimiz velilerimizin de daha mutlu olduğunu görüyorum.
“Ama hocam yine de yapmıyor” dediğinizi duyar gibiyim. O zaman yapmaması durumunda kaybedeceği şey onun için önemli değildir. Buna da bazı ailelerin eleştirisi oluyor. Sürekli çocukları koşullandırıyoruz ödül ve ceza ile diyorlar. Merak etmeyin, hayat bir koşullanma. Kendinizi düşünün. Yeni bir ev ya da araba almanız sizin işinize biraz daha fazla sahip çıkmanızı ve önemsemenizi sağlıyor. Çünkü, borcunu ödemek zorundasınız. Eğer işe gelmezseniz de arabanızdan ve evinizden olursunuz. Yani çocuğunuzda sınavda başarısız olursa ya da ders çalışma alışkanlığı kazanmazsa elinde kıymetlisinden uzak kalacağını bilmeli. Ama tam tersini yaptığında da mutlu olacağını bilmeli. Her şeye ödül ve ceza koymak tabi ki sakıncalı. Ama yukarıda bahsettiğim durumlarda kesinlikle kullanılması gerekiyor.
Psikolog Aykut Öztürk
Aile Danışmanı